SAHA, Türkiye genelinde bağımsız sanat mekanı ve inisiyatiflerinin sürdürülebilirliği için genişleterek devam ettirdiği SAHA Sürdürülebilirlik Fonu için her sonbahar döneminde açık çağrıda bulunuyor. Bu fon, kâr amacı gütmeyen bağımsız sanat inisiyatiflerinin gelişimine katkıda bulunmak, kamuya açık program ve etkinliklerinin sürekliliğini teşvik etmek amacıyla oluşturuldu. SAHA Sürdürülebilirlik Fonu, 2014-2023 yılları arasında 37 farklı sanat inisiyatifine yıllık fon verirken 2020 yılında üretim süreci Covid-19 pandemisinden olumsuz etkilenen projelerini tamamlamak ya da bu dönemde ortaya çıkan konu ve sorunları ele almak isteyen sanatçı ve kolektiflere destek olmak üzere oluşturduğu SAHA Sürdürülebilirlik Fonu: Covid-19 kapsamında 21 farklı sanat projesine ayrıca ek kaynak sağladı.
Fon, 2015’te 5533, Pasaj ve Torun; 2016’da Apartman Projesi, BAS, m-est, Torun ve Videoist; 2017’de Corridor Project Space, MARS, Orta Format, Space Debris ve TOZ Artist Run Space; 2018’de Loading, MARS, OJ, Orta Format ve Tasarım Bakkalı tarafından kullanıldı. SAHA, 2018 sonunda fonun kapsamını ve ölçeğini genişleterek 5 farklı kentte faaliyet gösteren AVTO, Hayy Açık Alan, Loading, NOKS, Performistanbul, sub ve Torun’a kaynak sağladı. 2020’de A4 Açık Sanat Alanı, AVTO, Eldem Sanat Alanı, Karantina, Loading, Orta Format, Performistanbul ve sub’a; 2021’de 5533, Are Projects, AVTO, Çözümsel Sanat Topluluğu, Darağaç, Kendine Ait Bir Oda, Loading, NOKS, Orta Format, Performistanbul ve Senkron’a fon verdi. SAHA, ayrıca üretim süreci Covid-19 pandemisinden olumsuz etkilenen projelerini tamamlamak ya da bu dönemde ortaya çıkan konu ve sorunları ele almak isteyen sanatçı ve kolektiflere destek olmak üzere oluşturduğu SAHA Sürdürülebilirlik Fonu: Covid-19 kapsamında 22 farklı sanat projesine ayrıca kaynak sağladı. 2022 yılı boyunca ise A4 Açık Sanat Alanı, Altatölye, Arazi, Çıplak Ayaklar Kumpanyası, Darağaç, KIRIK, KOLİ Art Space, Kültürhane, Loading, m-est.org, Monitor ve Sub, SAHA Sürdürülebilirlik Fonu’ndan yararlandı. 2023 yılına özel olarak kapsamı genişletilen SAHA Sürdürülebilirlik Fonu, Garp Sessions, Loading, Merkezkaç, Kültürhane, Çıplak Ayaklar Kumpanyası, Performistanbul, Monitor, Nesin İstasyon inisiyatiflerinin yanı sıra 8 bağımsız yayın projesine destek verdi.
Fondan Yararlanan İnisiyatifler:
5533 (2015, 2020-2021)
5533 İstanbul merkezli bir güncel sanat mekanıdır. Sanatçı Nancy Atakan ve Volkan Aslan tarafından kurulan 5533, sanatçıların fikir alışverişinde bulunduğu bir platform yaratmayı amaçlar. Unkapanı'ndaki İstanbul Manifaturacılar Çarşısı'nda yer alan (İMÇ) bir dükkanı yeniden işlevlendiren 5533, atölye, video gösterimi, sergi ve performans gibi birçok etkinliğe –bir düzene bağlı kalmaksızın– yer verir. Kurucularının her sene davet ettikleri bir küratörle çalıştığı mekan, diğer sanatçılar/küratörlerle işbirliği ve uzun dönemli program yapmama ilkelerini benimsemiştir.
Pasaj (2015, 2019-2020)
PASAJ bir sanatçı inisiyatifidir. İstanbul’un merkezinde alternatif bir çok fonksiyonlu mekan yaratmaya çalışmaktadır. Sanatçılara, halk ve izleyici ile paylaşılmak istenen herhangi bir sanatsal ve yaratıcı girişime olanak verir. Kısa dönemli (1 günlük 3 haftalık arası ) yaratıcı ve yenilikçi çağdaş sanat projelerine ev sahipliği yapar. Sanatçı ve sanatçı gruplarının işlerini katılımcıları ile yaratıp, izleyicilerine sunabileceği ve paylaşabilecekleri bir alandır.
Torun (2015,2015-2016, 2018-2019)
Torun, Ankara Küçükesat'ta, sanatı paylaşma ihtiyacı duyan insanların biraraya gelmesiyle doğdu. Sürdürülebilirliğini, bu ihtiyaç etrafındaki kolektif çabalarla sağlarken, mekanı sanatçıya geri vererek, güncel sanattaki egemen ilişkilerin dışında var olabilen bir sanatsal paylaşımın yollarını arıyor. Açılan sergilere paralel ve sanatçıyla işbirliği içerisinde gerçekleştirilecek etkinliklerin farklı disiplinlerle yan yana geldiği, tartışmanın ve eleştirinin canlı olduğu bir zemin yaratmayı hedefliyor.
Apartman Projesi (2015-2016)
Berlin 1999 yılında İstanbul’da kurulan Apartman Projesi, uluslararası sanatçılara solo çalışmaların yanında, kolektif projelerle disiplinler arası işbirliği imkânı sunar. Yol deneyimi ve araştırmaya dayalı mobil workshoplara, performatif ve deneysel çalışma modellerine alan açan bir proje mekânıdır. 1 Eylül 2012’den itibaren projelerini Berlin’de de sürdürmeye başlayan Apartman Projesi, farklı komünal yaşam ve kolektif üretim modelleri öneren, süreç odaklı, misafir sanatçı programı ve sergi projeleriyle işbirliği ve farklı üretim olanaklarını öne çıkartmayı hedefler.
BAS (2015-2016)
2006 yılından bu yana sanatçı Banu Cennetoğlu tarafından yürütülen, sanatçı kitapları ve basılı malzeme üzerine çalışan bir oluşumdur. Yerel ve uluslararası sanatçılar tarafından üretilen sanatçı kitabı koleksiyonuna sahip olan BAS, 2006–2009 seneleri arasında Banu Cennetoğlu ve Philippine Hoegen’in eş-editörlüğünü yaptığı sanatçı kitabı serisi olan Bent’i yayımladı. Philippinne’in 2011’de Brüksel’e taşınmasının ardından, Bent serisi üretimini sonlandırmaya karar verdiler ancak seriyle bağlantılı projeler hala devam ediyor.
m-est.org (2015-2016, 2021-2022)
2011’de kurulan m-est.org çevrimiçi bir yayındır ve sanatçı merkezli bir inisiyatif olarak hayal edilmiştir. Düşünme alanı olarak kurgulanmış olan m-est.org’da sanatçıların işleri, görsel pratikler üzerine, etrafında yazılar yayınlanmaktadır. m-est.org’da sanatçılar ve kültür üreticilerinin merak ettikleri ya da ilgilendikleri konuları okuyuculara açar. Bu alanda Türkiyeli sanatçıların yoğunluğu, var olduğumuz yerden yola çıkarak genişleyen bir ağ ile ilişkilendiğimizin altını çizme amacını taşır; süreçte bizi kısıtlayanlar sadece kendi ilgilerimiz, ilişkilerimiz ve yakınlıklarımızdır. m-est.org’un ana prensiplerinden biri her zaman çevrimiçi bir şekilde ücretsiz ulaşılabilecek olmasıdır.
Videoist (2015-2016)
Videoist, sanatçı Hülya Özdemir ve Ferhat Satıcı tarafından 2003 yılında kurulan bir sanatçı inisiyatifidir. Videoist, düşüncelerini video dilinin geniş kapsamlı ve pratik olanakları yoluyla ifade etme çabasında olan video sanatçılarını destekleme ve motive etme amacıyla kurulmuştur. İnisiyatif, video sanatı koleksiyonu ve dokümantasyonu biriktirmeyi ve endüstriyel, popüler, ticari video üretimine eleştirel yaklaşan, alternatif görüşler ve görsel dil sunan bağımsız video eserleri göstermeyi hedefler. 1 Mart 2014’ten itibaren Mardin’de kalıcı mekanlarında çalışmalarını sürdürüyorlar.
Corridor Project Space (2016-2017)
Corridor Project Space, hem kamusal hem de özel alan olan, Amsterdam merkezli non-profit bir girişimdir. Sanatçıların, yazarların, küratörlerin, aktivistlerin ve teorisyenlerin tanışabileceği, beraber düşünüp ortak çalışmalar yaratabileceği ve kendi pratikleriyle başkalarıyla harmanlayabileceği projeler başlatmaktadır. 2010’dan bu yana De Kikjdoos Public Space olarak bilinen Corridor Project Space, her türlü sanatsal araştırmaları ve kültürel üretimi kapsayan ve bu işbirliklerini bir araya getiren bir kültür kabini olarak işlev gördü.
MARS (2016-2017, 2017-2018)
2000 yılında Pınar Öğrenci tarafından mimarlık araştırmaları ve restorasyon proje/uygulamaları üreten bir mimarlık ofisi olarak kurulan MARS (Mimarlık Araştırmaları Stüdyosu), 2010 yılında bugünkü bağımsız sanat inisiyatifine dönüştü. MARS ilk etkinlik olarak, sanatçı Erim Bayrı’nın “Bahar” sergisine ev sahipliği yapmış ve bu sergiyle birlikte ‘sanat için mekân’ düşüncesi doğmuştur. Mekânın hedefi, yerli ve yabancı sanatçı, kürator, eleştirmen ve sanat izleyicilerinin davet edilerek paylaşımın artırılması ve İstanbul sanat ortamına katkıda bulunmaktır.
Orta Format (2016-2017, 2017-2018, 2019-2020, 2020-2021)
Orta Format, çağdaş fotoğrafa dair röportajların, yazıların ve projelerin paylaşıldığı bir e-dergidir. Tevfik Çağrı Dural, Şener Soysal ve İpek Çınar’ın editörlüğünü üstlendiği dergi bağımsızdır ve kâr amacı gütmez. Kolektif bir çabanın ürünü olarak ortaya çıkan Orta Format’ın içeriği, editörlerinin kendi üretim pratiklerinin temeli olan fotoğraf-sanat bağlamında araştırmalarının ekseninde şekillenir. Araştırmalara ve katılıma açık olan dergi, bilindik internet uygulamalarının aksine saf bir arayüzde, kolay ve anlaşılır olmayı amaçlar.
Space Debris (2016-2017)
Space Debris, Seyhan Musaoğlu tarafından çok amaçlı bir sanat alanı olarak kuruldu. Kolektif bir ruhla, yenilikçi diyaloglar için bir merkez olan inisiyatif, geleneksel sınırlara meydan okuyan interaktif yeni medya işlerinde ve disiplinlerarası konularda farkındalık yaratmayı amaçlıyor. Fluxus hareketlerinin yapısını deneyimlemek isteyen tüm sanatçı ve sanatsevere açık olan Space Debris, her şeyi kapsayacak şekilde görsel ve işitsel deneyimler kurgulayarak, ziyaretçilerin girip etkileşimde bulunabileceği bir ortam yaratıyor.
TOZ / Artist Run Space (2016-2017)
TOZ, sanatçı Ece Eldek, Elvan Ekren, Sinem Dişli ve Volkan Kızıltunç'un İstanbul Kadıköy’deki atölyelerini dönüştürerek 2015 yılında başlattığı kâr amacı gütmeyen, sanatçıların güdümündeki bir sanat mekânıdır. TOZ, fotoğraf ve video alanlarında, özellikle zaman-odaklı sanatsal uygulamalarda, ticari kaygılara ve kısıtlamalara bağlı kalmaksızın, atölyeler, etkinlikler, gösterimler, sergiler ve mekânsal deneyler üzerinden diyaloğu ve etkileşimi destekleyen, katılımcı, süreç odaklı, resmi olmayan bir platform sunar.
Loading (2017-2018, 2018-2019, 2019-2020, 2020-2021, 2021-2022, 2022-2023)
Loading, “Bir mekân iyidir...” sözüyle, kâr amacı gütmeyen, Diyarbakır merkezli bağımsız bir sanat mekânı olarak 2017 yılında kuruldu. Kuruluş amacını; Diyarbakır’da yaşayan ve üreten sanatçıları tek çatı altında birleştirmekten çok, sanatçıların düşünce, üretim ve proje aşamasında karşılaştıkları sorunları konuşarak çözmek, kentin 2000’li yılların başından bugüne gelen güncel sanat pratiklerini arşivlemek, sanatçı dosyaları oluşturmak, Diyarbakır’ın uluslararası alandaki sanatsal farkındalığını ve etkileşimini güçlendirmek olarak açıklamaktadır.
OJ (2017-2018)
2016 yılında Asmalı Mescit’de bağımsız sergi mekânı olarak açılan OJ Art Space, ilk yılında 10’un üzerinde çağdaş sanat sergisi sundu ve mekânın dışına çıkarak, çağdaş sergileme yöntemlerinin sınırlarını zorlamak isteğiyle biraraya gelmiş farklı ülkelerden sanatçı, küratör ve yazarlardan oluşan bir ağ halini aldı. Çalıştığı Türkiyeli sanatçılara daha önce sergilemedikleri yönlerine yoğunlaşmaları için alanlar yaratmaya çalışan OJ, sanatçıların uluslararası yayınlarda yer alabilmeleri için iletişim çalışmaları da yürütüyor.
Tasarım Bakkalı (2017-2018)
Tasarım Bakkalı, sosyal ve kültürel bir değişim içinde olan Yeldeğirmeni Mahallesi’nin merkezinde, 10m²lik bir mekânda, “ulaşılabilir sanat ve mimarlık” mottosu ile yola çıkmış bağımsız bir sanat alanıdır. Nisan 2015’te açıldığı günden beri birçok sanatçı ve tasarımcının ürünlerinin sergilendiği açık bir vitrin olarak işlevini sürdüren mekân, tanınmış sanatçıların yanı sıra genç sanatçılar ve mimarların da sergilerine ev sahipliği yapmıştır. 2017 yılında başlayan rezidans programı ile portföyüne uluslararası sanatçıları da ekleyerek aylık solo sergiler, sanatçı konuşmaları, performanslar gibi etkinliklerle varlığını sürdürmektedir.
AVTO (2018-2019, 2019-2020, 2020-2021)
2017’de Beyoğlu’nda faaliyete başlayan AVTO, güncel ve kritik konulara dair araştırma projeleri ve sanat pratikleri içerisinde deneysel yöntemler, bilimsel anlayış ve nesnel düşünceyi teşvik etmeyi amaçlar. Geleneksel bir sergi mekanı olarak faaliyet göstermek yerine soru sorar, araştırır ve birlikte öğrenmeye yönelik programlar üretir.
Hayy Açık Alan (2018-2019)
Hayy Açık Alan, İzmir’de Kemeraltı’da Piyaleoğlu Han içinde yer alan, kâr amacı gütmeyen bağımsız bir sanat alanıdır. Güncel sanatı odağına alır ve farklı disiplinlerle kolektif düşünme ve üretme pratikleri içinde sergi, performans, workshop, konuşma, okuma, dinleme etkinlikleri düzenler. Tüketime değil; üretime, anlatmaya değil; dinlemeye ve deneyimlemeye alan açmayı amaçlar. Hayy Açık Alan, sanata ve paylaşıma dokunması koşulu ile her disipline açıktır.
NOKS (2018-2019, 2020-2021)
NOKS, Yeldeğirmeni, Kadıköy'de yer alan bir çalışma, üretim ve sergileme alanıdır. Fotoğraf, video sanatı ve sanatçı kitaplarını merkezine alan kolektif, mekâna özgü deneyler üzerinden resmi olmayan bir platform sunar. Kültürlerarası işbirliklerinin ve disiplinlerarası etkileşimin ön planda tutulduğu bir yapı yaratmayı hedefler. Sergi, konuşma, atölye çalışmalarının yanı sıra uzun soluklu kültürel projeler gerçekleştirir. NOKS 2017 yılında Elvan Ekren ile Volkan Kızıltunç tarafından kurulmuştur.
Performistanbul (2018-2019, 2019-2020, 2020-2021, 2022-2023)
Uluslararası Performans Sanatı Platformu Performistanbul, uluslararası alanda sanatçı ve kurumlarla çalışarak yaratıcı üretimleri desteklemek ve performans sanatını daha fazla izleyiciye ulaştırmak amacıyla, Ocak 2016 yılında Simge Burhanoğlu tarafından kuruldu. Performistanbul sanatçıları farklı projelerle buluşturuyor ve mekâna özgü performanslar üretilmesine olanak sağlıyor. Platform bu yıl itibariyle, uluslararası canlı sanat arşivi, dokümantasyonu ile yayınlarının bulunacağı ve 7000’in üzerinde kaynağın bir araya geleceği Performistanbul Canlı Sanat Araştırma Alanı’nın (PCSAA) temellerini attı.
sub (2018-2019, 2019-2020, 2021-2022)
Çanakkale’de Nisan 2017’den itibaren fonksiyon kazanmaya başlayan, çalışma, ikamet ve sergileme alanı olarak işletime geri döndürülmüş kültürlerarası bir yapılanma ve alan olan sub, sanatın toplumsal dolaşımında yeni kanallar keşfetmeyi amaçlayan, izleyici ile etkileşime girmek isteyen araştırmacı, yazar, fotoğrafçı, sanatçı ve kuratörlerle işbirliği yaparak iletişim temelli, temasa açık ve transparan bir yapılanma önerir. Gençlerin kendilerini çevreleyen güncel meseleleri yaratıcı ve özgürce ifade etmek için ilham ve motivasyon bulabilecekleri alternatif ve güvenli bir alan yaratmayı amaçlar.
A4 Açık Sanat Alanı (2019-2020)
Diyarbakır’daki gençlerin sahip olduğu üretken potansiyeli desteklemek, onlara yeni imkânlar yaratmak ve tecrübe kazandırmak amacıyla kurulan A4 Açık Sanat Alanı, alternatif sanat pratiklerine yer açan, disiplinlerarası hareket alanının teşvik edildiği, çok işlevli bir sanat mekânıdır. Deneysel, araştırmacı sanat pratiklerine daha fazla yer veren, Diyarbakır’ın uluslararası alandaki sanatsal farkındalığına katkı sağlayacağı, misafir sanatçı programları uygulayacağı bir vizyona sahip olmayı hedefliyor. Atölye çalışmaları, sanatçı pratiklerinin geliştirilmesi, seminerler, söyleşiler ve yerelde yaşayan sanatçılara açık sanat atölyesi olarak mekân desteği sağlamaktadır.
Eldem Sanat Alanı (2019-2020)
2018 yılında kurulan Eldem Sanat Alanı, Eskişehir-merkezli, kar amacı gütmeyen bir güncel sanat platformudur. Disiplinler arası işbirliğini teşvik eden programlarıyla, birlikte çalıştığı sanatçı, küratör, inisiyatif, tasarımcı ve araştırmacıların merceğinden toplumsal ölçekte önemli sorunlara değinir, eleştirel düşünceyi önemser.
Karantina (2019-2020)
Ocak, 2019’da Dâhili Bellek, 6x6x6 ve Kendine Ait Bir Oda tarafından kurulan KARANTİNA; güncel sanat, iletişim ağları, haritalama ve arşiv alanında hem bileşenlerinin devam eden projelerine ev sahipliği yapan bir kolektif mekan olarak hem de kendi özgün projelerini kürate eden bir inisitatif olarak yaşamına devam ediyor.
Are Projects (2020-2021)
Are disiplinler arası bir çalışma alanı olarak 2019’da Antalya’da faaliyete geçmiş kar amacı gütmeyen bir açık alandır. Çok fonksiyonlu bu oluşumun hedefleri arasında sanatın işlevlerini sorgulamak, diyaloğa yönelmek, proje ve işbirliklerini teşvik etmek yer alır.are açık kütüphanesi, sanatçılara sağladığı üretim ve sergileme alanı, düzenlediği konuşma serileri ve güncel etkinlikleri sayesinde kısa sürede bölge için çok fonksiyonlu bir yapı haline geldi. Bu zamana kadar grup sergileri, sanatçı konuşmaları, kâr amacı gütmeyen oluşumlara yaptığı ev sahipliği ile 10’dan fazla etkinlik düzenleyerek toplamda 5000’e yakın kişiyle etkileşimde bulundu. Yaklaşık 400 m2 bir alandan oluşan are etkinliklerin dışında bölgedeki genç sanatçılara işbirliği desteği ve Antalya’yı ziyarete gelen sanatçılara da açık stüdyo sağlamaktadır. Antalya’daki yerel üreticilerle de etkileşim içinde kalarak, sanat pratikleriyle farklı alanlar arasında diyalog kurulmasını sağlamaktadır.
Çözümsel Sanat Topluluğu (2020-2021)
Çözümsel Sanat Topluluğu’nun çözümsel sanat etkinlikleri, 2018 yılından bu yana topluluğun sürekli-belirli katılımcıları Şeref Erol ve Elif Kılıçdoğan tarafından geliştirilmekte olan ve Sanat Tanımı Topluluğu’nun kavramsal sanat etkinliklerinin formuna doğrudan gönderme yapan etkinliklerdir. Çözümsel Sanat Topluluğu’nun kuruluşu, tarihsel olarak Metin ve Çözümsel Sanat Atölyesi’nin sonlandırılmasıyla başlamıştır. Metin ve Çözümsel Sanat Atölyesi, Sanat Tanımı Topluluğu’nun kavramsal sanat etkinliklerinin üniversiter ortamda karşılığının oluşturulabilmesi amacıyla, Şeref Erol tarafından 2013-14 akademik yılı içerisinde, Mersin Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde seçmeli atölye olarak kurulmuştur. Üniversiter düzeydeki etkinliklerini 2018 yılına değin Elif Kılıçdoğan’ın asistanlığında sürdüren atölye, aynı yıl içerisinde atölye dışı etkenler (ilgili üniversitenin geleneksel sanat anlayışı) dolayısıyla sonlandırılmıştır. Ardından söz konusu etkinlikler kent (Mersin) düzlemine taşınarak (sivilleşerek) Çözümsel Sanat Topluluğu adı altında devam ettirilmeye başlanmıştır. Çözümsel Sanat Topluluğu’nun çözümsel sanat etkinlikleri ile doğrudan gönderme yaptığı sanat yaklaşımı, Sanat Tanımı Topluluğu’nun kavramsal sanat etkinliklerinin sanat yaklaşımıdır. Bu yaklaşım: “Sanat, felsefe, bilim, mantık ve matematik alanlarına dayalı düşünsel bir etkinliğin, oluşturulan betik, görüntü ve ses ögeleriyle çeşitli nesneler içeren ‘yerleştirmeler’ içinde, belirli bir uzamda, belirli bir zamanda, katılımcılarla birlikte, gösterisel bir tarzda, sanat olmak bakımından gerçekleştirilmesi” biçimindeki özgün sanat yaklaşımıdır.
Darağaç (2020-2021, 2021-2022)
Darağaç, İzmir Umurbey Mahallesi içinde kâr amacı gütmeyen bir sanat kolektifi ve yeni iletişim stratejilerinin deneyimlendiği bir açık alandır. Umurbey Mahallesi, eski adıyla Darağaç, Alsancak Stadyumu ile Halkapınar arasında kalan, geçmişte endüstriyel bir bölge olarak kullanılan, günümüzde de küçük sanayi bölgesi ve sanatçı atölyelerini barındıran bir yerleşime sahiptir. Darağaç aynı zamanda mahalleye gidip gelen, orada yaşayan ve üreten sanatçıların arasındaki yoğun diyalog ve tartışma ortamıyla gelişip olgunlaşmış bir sergiler bütününün de adıdır. Darağaç’ın temel hedefi İzmir’de henüz olgunlaşamamış galerilerden, yeni açılan sanatçı atölyelerinden ve sergilenebilecek mekanların eksikliklerinden dolayı genç sanatçıların işlerini gösterebilecekleri bir alana veya ortak bir söyleme dönüşmektir. Darağaç bugüne kadar düzenlediği sergilerde ya da katılımcı olduğu yapılarda sanatçılara hiçbir konu ve materyal sınırlaması getirmemiştir. Sanatçıları kamusal alanda yeni yöntemler denemeye ve bu doğrultuda yönlendirmeye özen göstermiştir. Genel olarak resim, fotoğraf, heykel, yerleştirme, video ve performans gibi alanlarda disiplinler arası işler sergilenmekte ya da ev sahipliği yapılmaktadır. Aynı zamanda Darağaç’ın bir tür deneysel kent enstitüsü gibi bir oluşuma dönüşme çabası da vardır.
Kendine Ait Bir Oda (2020-2021)
2015 yılı başında, Esra Okyay’ın kişisel atölyesini sanat alanı olarak paylaşma fikri ile oluşan ve giderek göçebe bir yapıya dönüşen Kendine Ait Bir Oda (KABO), adını Virginia Woolf’un, yaratıcı çalışmalar için “kendinize ait ayrı bir oda ve boş zaman yaratın” önerisinden alan, kâr amacı gütmeyen bir açık mekân projesidir. İzmir'in farklı semt ve mekânlarında konuşma, sergi, gösterim gibi güncel sanatla ilgili etkinliklere ev sahipliği yapan KABO, 2018’den bu yana Dahili Bellek ve 6X6X6 inisiyatifleriyle birlikte KARANTİNA bağımsız sanat mekanın bileşenlerinden biri olarak faaliyetlerine devam etmektedir.
Altatölye (2021-2022)
Altatölye on yılı aşkın kolektif çalışmadan ve atölye serüvenlerinden doğan bir kültür sanat platformudur. Kültür-sanat alanında faaliyet yürüten atölye teorik ve pratik üretimlerini açık kolektif prensibine dayanarak var eder. Bu yönüyle sanatçıların deneyim ve fikirlerini paylaşabildiği ortak bir alan olma iddiasını taşır. Özellikle günümüz sanatının genç isimleriyle bir arada olarak, sanat piyasasının otorite haline gelmiş ilişkilerinin totolojik denklemlerine alternatif olabilmek ve sanatçılar için özgün bir varlık alanlanı yaratabilmek amacı güder.
Arazi (2021-2022)
Arazi, 2016 yılından bu yana Türkiye’nin Güneydoğu bölgesine odaklanan farklı mekânsal ölçeklerde birlikte çalışan sanatçılardan ve araştırmacılardan oluşan bir kolektiftir. Sanatsal araştırma metodolojilerini temel alarak eleştirel mekan pratikleri içinden çalışan Arazi sanatçıları ve araştırmacıları; bir aracı olarak herhangi altyapı ölçeğinin nasıl işlediğini ve bölgeyi yeniden yapılandıran nasıl bir asemblaj oluşturduğunu sorguluyor. Arazi, kolektif araştırmayı dekolonizasyon, destek ve dayanışmanın bir bilgi üretimi biçimi olarak görülmektedir. Ekokırım, göç, direniş yapıları, dekolonizasyon ve müşterek miras gibi kavramlara odaklanan Arazi Kolektifi, çapraz-fenomenolojik saha araştırması ve sosyal angajmanlı sanat pratiği üzerinden hareket ederek spekülatif gerçekçi, kurmaca veya görsel-etnografi gibi farklı yöntem ve mecralarla üretim yapmaktadır.
Çıplak Ayaklar Kumpanyası (2021-2022, 2022-2023)
Bir düş ülke Çıplak Ayaklar Kumpanyası 2003 yılında İstanbul Beyoğlu’nda kuruldu. Çoğunlukla çağdaş dans temelli dansçılardan oluşan kumpanya ilk gösterileri Why, İnçu, Çima, Neden... ile başladıkları bağımsız üretimlerini Mehmet Barış’ı Seviyor, Engin-ar, Şehirde, Ters Okyanus, Kontrol, Sen Balık Değilsin Ki, Kız Doğdu, Tüh!, Hayat Ağacı, Gomidas’la Yolculuk, Hiçbir Şey Yerinde Değil gibi eserlerle bugüne kadar taşıdı. Kuruluşundan bu yana, paylaşarak üretimin devamlılığını önemsedi ve kendi dilini oluşturmaya çalıştı. Bu üretim; beden, hareket, gösteri ve atölye eksenlerinde genişleyerek kumpanyanın kendi seyircisini oluşturmasına, alana amatör ve profesyonel dansçılar kazandırılmasına olanak sağladı. Bugün hala bir düş ülke peşinden koşmaya ve koşarken dans etmeye devam ediyor.
KIRIK (2021-2022)
KIRIK, Türkiye ve benzer coğrafyalarda arada kalan konu, kişi ve topluluklar için araştırma odaklı, katılımcı ve eleştirel bir inisiyatif olma hayali ile 2021 Haziran ayında kuruldu. KIRIK kelimesini garip ve eğreti olan, kuir, renk nüansı, fay kırığı gibi anlamları kapsadığı ve kucakladığı için kendimize isim olarak seçtik. Son yıllarda Türkiye’nin toplumsal, bireysel, kültürel ve siyasi alanlarda yaşadığı daralma sonucunda önce- den parçası olduğumuz ve birlikte nüanslı tartışmaları sürdürdüğümüz kolektifler, dayanışma örgütleri ve mekanları yavaş yavaş etkinliklerine son verdiler. KIRIK bu zorlu dönemde yaşanan geri çekilmelere bir cevap olarak ortaya çıktı.
KOLİ Art Space (2021-2022)
Kadıköy/İstanbul’da yer alan KOLİ Art Space; Yasemin Kalaycı ve Elçin Acun tarafından kurulmuş kâr amacı gütmeyen, bağımsız bir çalışma, üretme ve sergileme alanıdır. Sanatsal deneyim ve işbirliği ekseninde dolaşan KOLİ; feminist ve kuir sanatçılar arasındaki diyaloğun desteği ile var olur. Kapsayıcılık ve çeşitliliğin gücü ile beslenir, kimliğin ve cinsiyetin akışkanlığına odaklanarak değişim ihtiyacının zorunluluğu inancından doğmuş bir sanat alanıdır. Bir aktivizm yöntemi olarak sanatı kullanan KOLİ, sansürden arındırılmış, disiplinlerarası etkileşimin ve dayanışmanın ön planda tutulduğu bir platform olmayı amaçlar. Ulusal ve uluslararası sanatçılar, inisiyatifler ve kültür kurumları ile ilişkiler kurmayı hedefler. Sergilerin yanı sıra konuşma, seminer, atölye çalışmaları, performans ve film gösterimleri gibi etkinlikler planlar. Sanatçılar arası kolektif üretim yöntemlerine odaklanarak ortak projeler gerçekleştirmeyi amaçlar. Koli kelimesi, Lubuncaya gönderme yaptığı kadar, beyaz küp olmama haline de işaret eder; koli gibi bir kutu, bozulup tekrar kurulabilecek, tedirgin etmeyen, kirletmekten, temas etmekten korkulmayan dolayısıyla denemelere açık, deneysel olmayı göze alabilen ve teşvik eden bir yapıdır.
Kültürhane (2021-2022, 2022-2023)
Kültürhane, Barış İçin Akademisyenler Bildirisi’ne imza attıkları için üniversiteden ihraç edilen üç akademisyen tarafından kurulan bir kafe-kütüphane. O zamandan bu yana Kültürhane farklı sosyo-politik arkaplanlardan gelen ve farklı konularla ilgilenenlere evsahipliği yaparak bir direniş mecrası olmaya çalışıyor. Bu amaçla Eylül 2017’deki açılışından bu yana yüzlerce sosyo-kültürel etkinliğe ev sahipliği yaptı. Sinemadan edebiyata, feminizmden insan haklarına, bisikletten yelkenciliğe, kentsel kültürden kültürele mirasa birikim ve bilgilerini paylaşan birçok konuğu ağırladı.
Monitor (2021-2022)
İzmir merkezli kâr amacı gütmeyen Monitor, güncel sanat odaklı sergi, gösterim ve konuşmalardan oluşan faaliyetlerini, sabit bir mekânı olmadan, alternatif sergileme alanlarıyla iş birliği içinde düzenler. Türkiye’den ve yurt dışından sanatçıları belirli kavramlarda bir araya getirir. Monitor, sanatla ilgilenen herkese ulaşmayı hedefler; İzmir merkezli sanatçılar, öğrenciler, akademisyenler, sivil toplum kuruluşları ve üniversitelerle iş birliği yapar. Bu projenin amacı, İzmir’de güncel sanat alanında, işbirlikleriyle gelişen bir sergileme ve tartışma alanı yaratmaktır. Yurt içi ve yurt dışından sanatçıların eserlerinin sergilendiği Monitor, süregelen yapı ve sistemler haricinde bir oluşum yaratarak, kavramsal ve estetik anlamda şehre yenilikler getirmeyi amaçlar.
Garp Sessions (Çanakkale) (2022-2023)
Garp Sessions, sanatçı ve araştırmacıları Babakale’de bir araya getiren bir yaz programıdır. Bir tema etrafında karşılaşmalar yaratır ve var olan sistemlerin dışında, periferide, çıktı kaygısı olmadan işlemenin hallerini araştırır. Okuma oturumları, öğretim oturumları ve toplu yemekler aracılığıyla katılımcılar arasında kolektif düşünme, sindirme ve paylaşıma öncelik veriyor. Aynı zamanda, kurduğukları bu komüniteyi kendi uluslararası ağlarına tanıtmayı ve ikisinin arasında üretime açık bir mecra yaratmayı hedefledikleri Garp Sessions Kitabı’nı da basmayı planlıyorlar.Kitap, geçmiş katılımcıların (2019-2022) deneyimlerine bir pencere sağlarken, programa katılmamış fakat çalışma biçimleri ve konuları itibariyle ilişkilenmek isteyecekleri iştirakçilerden yeni metinsel ve görsel üretimlerin yer alacağı bir platform olacak.
Merkezkaç (Diyarbakır) (2022 -2023)
Merkezkaç Sanat Kolektifi, Diyarbakır merkezli, Batman ve Mardin kentlerinde sanatın ve sanatçının gelişimi, üretimi ve bu üretimin ulusal ve uluslararası alana taşınması, paylaşılması ve arşivlenmesi alanında çalışan, kâr amacı gütmeyen, kamu veya kurumsal yapılara dayanmadan gerektiğinde ilkeleri doğrultusunda bu yapılarla ve diğer bağımsız inisiyatif, kolektif ve sanatçılarla ortak projeler yapabilen, bağımsız bir sanat kolektifidir. Merkezkaç Sanat Kolektifi, araştırma, üretim, sergileme ve paylaşım odaklı, uluslararası bir merkez olarak 2021 yılında kendi imkanlarıyla kurduğu ve günümüzde Diyarbakır’ın ilk bağımsız galerisi olma özelliği taşıyan Kolektif Mekân’la birlikte Diyarbakır ve çevresindeki sanatçıların yanı sıra ulusal ve uluslararası alanda faaliyet gösteren sanatçı, sanat kolektifleri ve inisiyatifleri buluşturmaktadır. Kolektif Mekân, kimlik, cinsiyet, iktidar, ekoloji, yabancılaşma, göç gibi toplumsal meseleleri, çağdaş sanatın güncel sorunlarıyla birlikte düşünmeye davet eden bir sanat mekânı olarak aynı zamanda farklı sanat disiplinleri arasında diyalog ortamını canlı tutmaya katkı sağlamayı amaçlamaktadır.
Nesin İstasyon (İzmir) (2022-2023)
Nesin İstasyon, 15 yıldır varlığını sürdüren bir alternatif eğitim kurumu olan Nesin Köyleri’nin geçmiş programlarının katılımcıları ve gönüllülerinden oluşan bir grubun zaman içinde bir araya gelerek, buradaki programların sürdürülebilirliğini, daha geniş kitlelere ücretsiz olarak erişimini ve kolektif iş ve zihin gücü ile dönüşümünü beraberce düşünmek ve desteklemek üzere oluşan bağımsız, hibrit bir inisiyatiftir. Nesin Köyleri’nin bireylerin akademik hayatlarına, kreatif düşünme becerilerine ve ortak yaşam kültürü içinde sorumluluk alma bilincinin gelişmesine sağladığı katkıyı önemseyerek yola çıkan bu inisiyatif, Köy programlarını desteklemek, yeni iştirakçilerle farklı perspektiflerde buluşmak ve özellikle Türkiye’nin her bölgesinden gençlere, sorgulamaya ve eleştiriye açık bir ortamda sanat üretim ve öğrenim imkânı sunan Nesin Sanat Köyü’nü güçlendirmek üzere 2020 yılında Nesin Köyleri Derneği adı altında yasal statüsünü almıştır. Bu çatı altında buluşan tüm aktörlerin Köy’ün yarattığı kültürü ve akademik bilgiyi daha geniş kitlelere yaymak ve sürdürülebilirliğini sağlamak amacıyla yeni iş birliklerine ve üretim süreçlerine dahil olmak üzere projeler üretir.
Fondan Yararlanan Yayın Projeleri:
Sanatı ve Şeyleri Queerlemek | Queer Sanat Programı (Ankara) (2022-2023)
“Queer kavramının sirayet ettiği toplumsal mücadelelerin estetiğine, Queer Sanat’ın eylemde, resimde, fotoğrafta, performansta ve sanat tarihi içinde sirayet ettiği an’lara odaklanacağımız bu yayında, queer sanatı bir olasılık ve eylem alanı olarak ele alacağız. 21 sanatçının davet edileceği bu yayın çalışmasında her sanatçıya şu soru sorulacak: Sen queer’i nasıl kullanıyorsun? Sanatı, şeyleri Queerleştirmenin olası potansiyelleri neler? Sendeki queerleme teknikleri nasıl çalışıyor? Üretim süreçlerinde mi? İzleyiciyle buluşma anında mı? Malzemelerinde mi? İçeriğinde mi? Her sanatçıya bu soruların yanıtı için bir sayfa ayrılacak ve bu yanıtlar İngilizce ve Türkçe yayımlanacak. Aynı zamanda bu yayında yer alacak sanatçılara yanıtlarının arasından sergilenmesini istedikleri “queer iş”leri paylaşmaları için 2 sayfa kullanımlarına sunulacak.”"
El Emeği Göz Nuru | Melike Taşcıoğlu Vaughan & Maury Vaughan (Eskişehir) (2022-2023)
“El Emeği Göz Nuru/Labor of Her Hand, Light of Her Eye” projesi sevgiyle işlenmiş eşyaların narin kumaşlarını ezen ağır, kaba betonda tanık olduğumuz rahatsızlığı konu alıyor. Saatlerce süren özverili bir emekle, incelikle, nezaketle üretilen el işinin, aniden, şiddetle, inşaat makineleriyle molozlara gömülmesini bir kitapla anlatmayı hedefliyor. Kitap, geleneksel ve çağdaş yaşamın etkileşimiyle, özellikle de küreselleşmiş, seri üretilen ve giderek ‘kullan-at’laşan bir nesnel kültürde el yapımı eşyaların durumuyla ilgileniyor; el yapımı nesnelerin giderek azalan statüsü ve vahşice homojenleştiren modernite karşısında bu geleneksel uygulamaların neredeyse çoğunun yok olmasına şahitlik ediyor. Proje, bir doğa yürüyüşü esnasında bir inşaat çöplüğünde bulunan el yapımı eşyalardan ilham alan ve bunları belgeleyen bir kitap fikrini içeriyor. Beton yığını altında bulunan el yapımı giysiler, çeyiz için alınmış ipek kumaşlar, nakışlar, çamaşırlar, fotoğraflar, belgeler ve mektuplar. Kitap, bu buluntuların ışığında bir karakter ortaya koymayı amaçlıyor: 20. yüzyılın ortalarındaki Türkiye’de yaşayan, kendi kıyafetlerini üretebilen ve çeyiz sandığını hazırlayan bir kadın. Kişisel makale, dokümantasyon ve kurgusal biyografik metinlerle desteklenerek ortaya çıkarılan yarı-gerçek/yarı-kurgu bu karakterle, geleneksel el sanatlarının güzelliğine ve saygınlığına ışık tutmak, bir yaşamı ve yeteneği yeniden gün ışığına çıkarmak amaçlanıyor.
Alaca Heyheyler | Güneş Terkol, Sevil Tunaboylu, Arzu Yayıntaş (İstanbul)(2022-2023)
“Alaca Heyheyler (Arzu Yayıntaş, Güneş Terkol, Sevil Tunaboylu) olarak, esnek, bağımsız, düşünsel olarak bir arada olan, aralıklarla ürettiğimiz düşünceleri fiziksel projelere dönüştüren bir grubuz. 2015 - 2017 yılları arasında “Bize Ait Bir Oda” isimli annelik ve doğurganlık üzerine kadınlarla birlikte düşündüğümüz atölyeleri yaptık. 2017’de çalışmalarımızı bir sergi projesine dönüştürüp Ark Kültür’de 23 kadın sanatçının katılımıyla “Bize Ait Bir Oda” sergisini gerçekleştirdik. 2022 yılında ise Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri ile her biri beş buluşmadan oluşan Normalleşme kavramını sorguladığımız 4 farklı atölye düzenledik. Ardından sanatçılar ve öğrencilerin yer aldığı “Normalleşme” sergisini Karşı Sanat’ta gerçekleştirdik. “Bize Ait Bir Oda” iktidar sahiplerinin tek tipleştirdikleri annelik yaklaşımlarına bir tepki olarak başlasa da atölyeler, katılımcılarının katkılarıyla zaman içinde kadın olmanın getirdiği farklı fizyolojik ve sosyal döngülere odaklandı. “Bize Ait Bir Oda” sergisinin ana çıkış noktası farklı yaş ve meslekten 104 kadınla kadınlığa dair yaptığımız röportajlardan oluşan “Alaca Heyheyler” adını verdiğimiz kitaptı. Kadının kendi doğumu, ilk regl, annelik, PMS, kürtaj, düşük ve menopoz başlıklarının ve bu konular için üretilmiş görsellerin yer aldığı kitabı izleyiciyle buluşturmak için sergide “Ay Çadırı” isminde mekâna özgü bir yerleştirme yaptık. Bu yerleştirme, kitapta yer alan hikâyelerden esinlendiğimiz resim, desen, fotoğraf, video ve nesnelerden oluşan, izleyicilerin gelip kitabı okumaları için hazırlanmış bir çadırdı; sergi boyunca “İlk Regl Kutlaması”, “Kurtlarla Koşan Kadınlar Okuması” gibi atölyelere ev sahipliği yaptı. Sunduğumuz projeyle, “Alaca Heyheyler” kitabının kadınlık hallerine daha detaylı ve katmanlı bir bakış açısıyla bakan, daha çok görsel ve daha geniş bir kadın kitlesinin cevaplarıyla oluşan ikinci kitabı hazırlamak istiyoruz.”
Marmara | Asu Aksoy, Kerem Ozan Bayraktar, Aslı Uludağ (İstanbul)(2022-2023)
“Sunduğumuz bu yayın projesi ile Marmara oyunu üzerinden karmaşık çevre problemlerinin oyunlaştırma süreçlerini anlatmak istiyoruz. Bu bir oyun kılavuzu değildir. Yayının temel amacı oyunlaştırma mekanikleri ile çevre dinamikleri arasındaki kurduğumuz haritalama yöntemlerimizi çevre problemlerini ele alırken kullanılabilecek bir model olarak önermektir. “Marmara” dört kişilik bir kutu oyunudur. Oyun yunus, gemi kurdu ve balıkçıl gibi Marmara Denizi canlılarıyla, hızla değişen bir ekosistemin krizlerinde hayatta kalma amacı üzerine kuruludur. Oyun, Marmara Denizi’nin farklı ekolojik değerlerini ve kirletici unsurlarını ifade eden habitat kartları ve habitat değişimlerini hızlandıran, mekansal pozisyonlarını değiştiren ve karakterlere avantajlar sağlayan eylem kartlarıyla toplam 38 kart içeriyor. Oyunun haritasını her seferinde konumları değişen çift yüzlü habitat kartları oluşturuyor. Haritaya karşı oynanan bu oyunda harita kartları oyun ilerledikçe hızla ters yüz olarak bazı karakterler için denizi yaşanılmaz kılmaktadır. Oyuncuların toplu olarak kazanıp kaybettiği bu oyunu kazanmak için oyuncuların haritada sıkışmadan, işbirliği yaparak yaşam alanlarını kalıcı kılması gerekir. Kitapta oyunu üç katmanda ele almak istiyoruz. Birincisi oyunu meydana getiren kavram, olgu ve varlıkları anlatan kısa metin ve illüstrasyonlardan oluşacaktır. Metinler, bilgileri ve yaratıcı ifadeleri ile bu başlıklara katkıda bulunabilecek kişiler tarafından yazılacaktır. 2-3 paragrafı geçmeyecek uzunluktaki bu metinleri Marmara Kültürleri Ağı ile işbirliği yaparak geliştireceğiz. İkinci katman ise Marmara Denizi’nin karşı karşıya olduğu ekolojik ve kültürel krizin oyunlaştırılarak ele alınmasının üzerinde duran bir metinden oluşacaktır. Oyunun araştırma ve geliştirme sürecini, mantığını, duygusunu ve kullanılan görsellerin nasıl ortaya çıkarıldığını bu metinde ele alacağız. Yayında son olarak, davet edeceğimiz bir yazarın farklı varlıkların etki alanları ve kolektif beraberliklerini ekoloji felsefesi açısından incelediği bir metin yer alacaktır. Kitabın dili Türkçe, editörleri Asu Aksoy, Kerem Ozan Bayraktar ve Aslı Uludağ’dır.”
Taklak | Dilşad Aladağ (İstanbul)(2022-2023)
“Taklak, bildiğim bir sokakta bir karşılaşma ile başlayıp, bilmediğim ülkelerde, arşivlerde devam eden kendi metodlarını ve dilini üreten bir araştırma. Akdeniz etrafında tohumların, isimlerin, anlamların, sembollerin, tanıklıkların ve hatıranın toplandığı gezintilerde oluşmuş çok katmanlı bir asemblaj. Yayın ise bu katmanlar arasında dolaştıran bir rota. Temsillerin de karşılaşmalar kadar çeşitli olduğu bu yolculukta, bakanı bir yolculuğa çıkarmayı ve o yolculukta aidiyetin peşinde sorduğum yerle, kök salmakla ve sınırlarla alakalı soruları düşündürmeyi hedefleyen bir davet. Arayışın ve anlatının iyileştirici gücünü keşfeden bu yolculuk, öte yandan da kaydettikleriyle birlikte kişisellik ile toplumsallık arasında alternatif bir tarih anlatısı.”
Yağ, Su, Vitrin: Edebiyattan Görsel Sanatlara ‘Söz’de ve ‘Göz’de Güvenilmez Anlatıcılık | Çağla Özbek (İstanbul)(2022-2023)
"Bu yayın, edebiyat kuramında 1960’larda ortaya çıkan ‘güvenilmez anlatıcılık’ kavramını (yani birinci tekil bir anlatıcının okuyucuya direkt olarak, ancak kendi öznelliği filtresiyle hitap ettiği anlatı türünü) görsel sanatlar çerçevesinde üretilmiş eserlere ‘tabi tutarak’ tarihsellik, öznellik, ikna edicilik gibi bazı kilit kavramları Türkiye’den ve dünyadan sanat eserleri üzerinden açmaya niyet ediyor. Yayın güvenilmez anlatıcılığın yalnızca edebi bir aygıt değil, görsel sanatlarda da ziyaret edilmeye değer bir kavram olduğundan yola çıkarak Türkiye güncel sanatında seçili eserlerde karşılaşılan ‘anlatıcı’nın, yazılan tarih ve yaşanan tarih arasındaki derin kırılmalara işaret ederek tarih yazımı ve sanatsal tahayyül (kurmaca) arasındaki gerilime ışık tutabileceğine uzanıyor. Bu çerçevede metinlerde görsel sanatlar alanında üretilmiş eserleri yer yer Marguerite Yourcenar, Clarice Lispector, Füruzan, Muriel Spark, Donald Barthelme ve Nabokov ile beraber okuyarak söz konusu eserlerde ‘güvenilmez anlatıcı’ların nerede gizli olabileceğine, nasıl bir ortak işlevi üstlendiklerine odaklanıyor; yazmak ve görünmek, dahası sanatsal üretim ve tarihsel hatırlama pratikleri arasındaki kesişimleri takip ediyor. Yayın, Kibele Yarman ortaklığında geliştirilecek deneysel bir tasarım ile matbu hale gelecek."
Yüzey Fenomenleri | Ali Taptık (İstanbul)(2022-2023)
Ali Taptık’ın “Kaza ve Kader” ve “Şaşılacak bir şey yok” kitaplarının devamı niteliğindeki “Yüzey Fenomenleri” üçlemenin son kitabı olarak 2023’te Onagöre tarafından yayımlanması planlanıyor. “Yüzey Fenomenleri”nin, Taptık teknoloji, gıda ve şifa üzerine düşünürken sürüklendiği durum ve mekanlara kimya ve malzeme biliminden kavramlar aracılığıyla bakıyor. Bir ameliyat robotu, bir bankanın bilgisayar sunucu sistem odası, ufacık kristaller ve kimsenin dilinden düşmeyen millenialların resimleri arasında, kitap fotoğrafları alıntılar gibi konumlanıyor. 2013-2022 arasında Türkiye’nin çalkantılı siyasi gündeminin kent ve kırsaldaki izlerini günlük fotoğrafları gibi biriktirirken, bu döneme damgasını vurmuş malzeme ve ürünlerin üretim koşullarına tanıklık ediyor. Örgüsüz kumaşların üretimi, ıslah edilen dereler ve taş ocakları, rüzgar türbinlerinin taşınması bu serinin son kitabında karşımıza çıkan unsurlardan. 2002-2023 arası dönemi kapsayan trilojinin bir kronolojisi ve sözlüğü olacak kitapçık ise bu sanatçı kitabının önemli bir parçasını teşkil ediyor.
Taşlı Köprüde Yayalar | Sarp Keskiner, Açık Stüdyo (İzmir)(2022-2023)
Konsepti Şafak Ersözlü tarafından tasarlanan, yapım aşaması Sarp Keskiner tarafından planlanan “Taşlı Köprüde Yayalar / Pedestrians on the Stoney Bridge” projesi, Manisa, İzmir, Balıkesir, Çanakkale, Bursa’da kamuya açık 5 taş köprüde gerçekleştirilecek 5 çağdaş dans performansıyla foto- bellek pratiğini ses tasarımıyla buluşturacak alan araştırmasını bir araya getiriyor. Uygulama aşaması British Council’ın “Creative Collaborations” 2023 hibe programı desteğiyle Teos Kültür Sanat Derneği tarafından Açık Stüdyo işbirliğiyle hayata geçirilecek proje gittiği yerlerde sürdürülebilir ortaklıklara alan açan, her ayağında mekâna özgü içeriklerle durmaksızın çoğalan nitelikte tasarlandı. Bu bağlamda, projenin çıktılarına yaygın görünürlük kazandırmak, sergiden geriye iki dilli bir sanat kitabı bırakmak ve bu kitap üzerinden ağ kurma faaliyetlerini güçlendirmek istiyorlar.
Açık Stüdyo, Bahar Nihal Ersözlü ve Şafak Ersözlü tarafından güncel performans pratiklerine yeni alanlar açmak amacıyla 2016 yılında İzmir’de kuruldu. İnisiyatif, İzmir kent merkezindeki karakutu bir stüdyoda başlayan yolculuğuna ulusal ve uluslararası paydaşlarıyla geliştirdiği mekâna özgü projelerle devam ediyor.
Bu web sitesinde size daha iyi hizmet sunabilmek için çerez kullanılmaktadır. Kullandığımız çerezleri görüntüleyebilmek ve daha fazla bilgi almak için Gizlilik ve Çerez Politikası sayfasını inceleyebilirsiniz.