Can Küçük’ün “Ateşlenecek”i bir kehanet-tanı-hayal-karabasan. Can, insanlar arasındaki ilişkisellikleri aralarındaki yapış yapış hava üzerinden dillendirirken bu fiziksel ve bedensel anlatımı sahne komutlarına dönüştürüyor; buharlarının arasından geçtiğimiz insanlarla bir dünya kurarken nefeslerine hasret kaldıklarımızı hatırlatıyor. Metin, özlem, arzu, temas ve söylenemeyenleri, toprağın geçirgenliğini ve limonun kötülüğünü elle tutulabilir nesnelere dönüştürüyor. Kendi bedenimizin sınırlarının farkındalığı ile havanın bir durumdan ziyade dönüp dolaşan, girip çıkan, durup hareketlenen bir malzeme olması ile yüzleşiyoruz. “Ateşlenecek” başlığının vaadini parmak uçlarımızda gerçekleştiriyor.
Okuyacağınız metin, sanatçıların hava durumlarını, hava akımlarını ve dolaşımlarını, dahası içinde yaşadığımız ve ürettiğimiz şehirlerin diğer yüksek ve alçak basınç alanlarını belirlemek, hikayeleştirmek ve kurgulamak için kullandığı sanatsal stratejileri ele almayı amaçlayan bir yazı dizisinin parçası. SAHA’nın daveti ve World Weather Network'e katılımı çerçevesinde şekillenen yazı dizisi, sanatçıların değişimlere, krizlere ve geleceğe verdiği cevapları takip ederek bedenleri, insanları ve coğrafyaları buluşturan somut bir fenomen olarak havanın farklı veçhelerine odaklanıyor. –Merve Ünsal
Yayımlanan katkıların listesini ve etkinlik bilgilerini burada görebilirsiniz.
ATEŞLENECEK
Can Küçük
Mağaza vitrinlerinde gün boyu yanan aydınlatma ürünleri her akşam saat yedi ya da sekiz gibi kapandığında tüm sokak ışıksız kalıyor. Sokakta bir bina var ki gece sadece o ayakta.
Yön I, az önce park ettiği arabasının yanında, binanın cam cephesine içeriden yansıyan soluk gölgelere bakıyor. Girişteki tabelanın zayıf ışığı, altında bekleyenlere yetiyor. Yön I, büyük siyah kapıya doğru yürüdükçe, gözünde bulanık bir görüntüden ibaret kalabalık ete kemiğe bürünüyor. Durgun, sıcak temmuz havasında dışarıda olmanın dezavantajı, diyor içinden, her şeyin kokusunu duymak. Kışı daha çok seviyor, kimsenin kimseye karıştığı yok. Binadan gelen boğuk sesler, kapı ara sıra iri bir el tarafından açıldıkça netleşiyor. Bu müziğe katlanacak, giriyor içeri.
Yön III, binanın bir katında, barda oturuyor. Aklında, yakın geleceğine dair uydurma mizansenler dönüp duruyor, bir yandan elindeki pipetle bardağı karıştırıyor. Arada içkisini yudumlarken bazı hayaller ilgisini çekiyor, durup izliyor, o sırada ağzı pipeti salıveriyor, kalan biraz içki pipetten aşağı bardağın dibini boyluyor. Bir hayal yettiğinde diğerine geçiyor, o sırada yeniden dudağını büzüyor ki hava kaçmasın, içki yükseliyor. İşte böyle, pipet ve hayalleri arasında hidrolik bir ilişki var. Yön I, binada dolaşırken tesadüfen Yön III'le karşılaşacak.
Yön II ise yola çıkmadan önce iş yerinde bir aksilik yaşıyor. Sisteme yeni girilen kitaplar kasadaki bilgisayarda görünmüyor. Masanın önünde bekleyenler sıkılmış gibiler. Arkada biri, elindeki kitabı bulduğu ilk rafa gelişigüzel bırakıp gidiyor. Yön II, geç kalmak istemediğinden sorunu çözmesi için bir başkasını çağırıp mağazadan ayrılıyor. Müzeden çıkmadan önce müdürle, gelecek haftanın izin günlerini konuşuyor, maalesef istediğini alamıyor. Evine giderken her gün indiği durağın o gün kapalı olduğunu telefonundan öğreniyor. Şu hayatta bir türlü dümdüz ve hızlı, kulaktaki bir küpeden kopup düşen bir inci ya da gökyüzünü boylayan ucu sivri, metal bir hazne gibi hareket edemiyor. Yaşamın koşulları ve hızı arasında aerodinamik bir ilişki var. Yön I ve Yön II arasında sevgi dolu bir ilişki var ve yazının ikinci bölümünde buluşacaklar.
Birinci Bölüm
Umudun Kaynağı
Büyük kapıdan içeri girince takip edeceğimiz Yön I'in aşağıda dans edilen yere inerken vücuduna basan ateş okuyanın gözünde canlansın diye, giriş katıyla alt kat arasındaki bariz sıcaklık farkı yazının başında vurgulanacak. Yön I, geceyi birlikte geçirmek için sözleştiği Yön II henüz yanında olmadığı için basamaklardan çekingen adımlarla, etraftaki aynalarda suratını düzelterek inecek. Müzik sesinin en yüksek olduğu yerde birbirine yapışık dans eden bir grup insanın boğaz yakan buharından biraz abartıyla söz edilecek ki okuyan buharı boğazında hissetsin.
İçeride hareketsiz dururken terden ıslanan kıyafetinin, rahatsız etmek bir yana, vücudunu tatlı bir hisle sarmalamasının sebebi sıcağın kaynağıyla karşı karşıya olması. Kaynak, etrafa ısı salarak dans eden insanlar. Yazın iş halletmek için gölgesiz yollarda yürürken bunaldığını, fakat mayosuyla güneşe dönüp güneşlendiğinde aynı bulantıyı hissetmediğini düşünürsek, sanki kaynakla yüz yüze olmak onu teselli edecek. Mesela Yön I için, bir hamamda ayakta durmaktansa sıcak taşa oturmak, yakılan odunları derisinde hissetmek bulunduğu yeri daha katlanılır kılar. Veya Yön II için, kitapları numaralandırıp kolilere dizdiği sırada an gelip tüm kolilerin hazır olacağı düşüncesi ona dayanma gücü verir. Yön I'in vücudundan boşanan ter aniden ortaya çıkan bir hastalığın toksik sıvısı değil: buna sebep olan karşısında dans edenler. Ayrıca, henüz yanında olmasa da Yön II'nin son buluşmalarından aklında kalan güzel görüntüsü, aşkın kaynağı, umudunu taze tutmaya yeter.
Büyük deri koltuklu odayı hatırlayacak. Aklında orada havanın daha temiz, müziğin daha kısık olduğu kalmış. İnsanlar soluklansın, güç toplasın, tuvalet sırasını rahatça beklesinler diye ayrılmış bir oda. Dans edilen yerde bağırsa bile sesini duyuramayan, fakat haklı olarak duygularını ve anlık ihtiyaçlarını dile getirmek, diğerlerine söz geçirmek isteyen insanlar için ayrılmış bir oda. Yüzünden okunan yalnızlığı saklamak ve Yön II gelene kadar oyalanmak için sıkış tepiş insanların arasından o küçük odaya ilerleyecek. Sahneyle görüntüsü benzediği için denebilirdi ki bağırsaktaki bir kolonoskopi kamerası gibi, ancak Yön I'in aklı, buranın Yön II'yle buluşmak için doğru yer olmadığı şüphesiyle bulanmış, yani etrafı kamera gibi net ve yorumsuz kaydedebilecek halde olmadığı için bu benzetme doğru değil. Etrafında dans edenleri hafızasına gömüp zamanı gelince teşhis de edemeyecek ama olsun.
Deri koltuklu odaya yakın yerde, bardaki sandalyelerden birinde oturan Yön III'le karşılaşınca keyiflenecek. Yön III'ü tanıyorum, çevresine genelde mutluluk yayan biri. Sandalyesinde omuzlarının üstüne düşmüş bitap görünse de Yön I’i görünce kalpten gülümseyecek, aralarında oluşan sevgi bağı barın çevresindeki birkaç kişi tarafından tam oluştuğu sırada yakalanacak. Gürültü yüzünden kurdukları ilk cümleler güme gidecek. Bu arada, Yön III'ün bu kadar bitkin görünmesinin tek nedeni bir süredir bu binada olması değil, genel olarak yorgun olması, çünkü başka şehre taşınıyor.
Taşınacağı yer yazı içinde genel hatlarıyla, detaysız aktarılacak. Müstakil bir ev ve bahçesinde limon ağacı bulunduğunu, bir akrabasının da orada yaşadığını, bu yerin kendisi için toprakla ilgili teorik bilgilerini sonunda pratiğe dökebileceği bir zemin sunacağını bazı cümlelerden öğrensek yetecek. Ne yazık ki ayak basacağı yeni toprağın yüzeye yakın katmanlarında bir bakteri türünün üremeye başladığını ve toprağın bileşenlerini bozduğunu, geçirgenliğini sakatladığını, taşınmak için giriştiği onca işin çıkmaz sokakta yürümeye benzediğini henüz bilmiyor. Toprağın çürümesi hikayeleşsin diye adıyla ve davranışlarıyla bir bakteri türü uydurulacak. Latince kelimelerden “geçit kıran" anlamı veren bir ad türetilecek.
Yanından ayrılmadan önce Yön I, yaşayacağı yeni yerle ilgili Yön III'e iyi dileklerde bulunacak: Ona göre en iyisini yaptı. Yön III, Yön I'in bir gün kendisini ziyaret etmesini isteyecek ve evinin bahçesiyle ilgili hoş detaylarla süslü bir davette bulunacak. Sarılacaklar. Yön III, bar tezgahında duran bardağını kaldırıp içindeki pembe pipeti Yön I'in ağzına uzatacak. Yön I, içmeden önce soracak: Ne bu? Cin tonik.
İkinci Bölüm
Duyguların Kanıtı
İkinci bölümün finalinde Yön I ve Yön II birbirlerini sevgiye boğacaklar. Çöp karıştıranlar için çöplerin çöp olmaması gibi, bu iki kişiye boğulmak boğulmak gibi gelmeyecek. Bu bölümde gerginlik askıya alınacak. Karamsarlık içermeyen, güzel duygularla yazılacak ve bu okuyanlar tarafından hissedilecek. Bunu yapmanın iki yöntemi olacak. Birinde, hoş duygular hafızada su yüzüne çıkarılacak. Duyguların orijinaline ulaşmanın zorluğu yazanı alt edemeyecek, çünkü sonuçta duyguların kanıtı zihinde görüntüler, sesler, kokular halinde hazır bulunacak. Duygulanırken davranışlarımızın şekli neydi, öne sürdüğümüz kelimeler neydi, burnumuza hangi kokular geldi, bunların hepsi görüntüye dönüşebilir, duyulabilir şeyler. Diğer yöntem doğru anı yakalamakla ilgili olacak. İnsanın nadiren başına gelen aşk göz alıcı kıvılcımlarını etrafa saçtığı sırada, yani duygular tarafından ele geçirilmiş halde bilgisayar başına geçip yazmakla mümkün olacak.
Önce, Yön I ve Yön II'in farklı yerlerden birbirlerine doğru yol almalarını seyredeceğiz. Yola çıkmadan önce Yön II son koliyi de hazırlamış koridorun bir ucunda oturduğu yerde dinlenirken mutfaktaki jeneratörün sesi akla gelecek. Makineyi uyarı sesi vermeye başladığı gibi kontrol ettirmişlerdi, hem de bir değil iki kez, fakat yine de tedirgin hissedecek. Mutfaktansa dışarıda, olası bir yangına tedbir olarak müzenin bahçesine kurmayı önermişlerdi. Müdürün bu işi çözmesini bekleyecek. Mutfağa girip damacanadan su doldurduğu sırada zihninde jeneratör sesi Yön I'in görüntüsüne bağlanacak. Kısa süreli gerginlik yerini tatlı heyecana bırakacak. Suyunu içip işten çıkmak üzere hazırlanmaya başlayacak.
İkisi de birbirlerine göstermelik giyinmiş olacak. Metronun kalabalık saatine denk gelinecek. Plastik tutacaklardan birini kavrayan elin sahibi, Yön II, durakları bir bir es geçerken sıkıntıya düşmeyecek. Bir önceki bölümde sıcağın, kaynağı belliyken daha az bunaltması gibi, buradaki boğucu hava da pek bunaltmayacak, çünkü yaşamın göz önündeki kanıtı olarak algılanacak. Yön II'nin o sırada aşk filtresiyle yaşamın güzelliğine odaklanmış burnu, kanıtları derin nefeslerle içselleştirecek. Durağa gelince inecek, yürüyen merdivenlerden yukarı, basamaklarda beklemeden çıkacak.
Yön I, trafikte Yön II hakkında güzel hayallere dalacak. Klima çalışmasa da arabanın mazgallarından içeri hava girecek, zayıf da olsa havalandırma etkisi yapacak. Radyoda çalan müziği bastırmaması için çok az açtığı camı, telefonu çalınca iş arkadaşının sesini öne çıkarmak için tam anlamıyla kapayacak. Telefonda, bir süredir akıllarını meşgul eden malzemeye artık karar verecekler ve seçtikleri yerel mermer bir çalışma masasıyla sonuçlanacak. Verdikleri kararda müşterinin hayalleri kadar kendi kurduğu hayaller ve ilk kez fabrikada dokunduğu sırada mermerle kurduğu tensel bağ da etkili olacak.
Buluşacakları yere yaklaştıkça kalbinin sıcaklığı tavan yapacak. Park yerinde, gri bir taş dubanın üstünde kaynağın, yani Yön II’in onu beklediğini görünce gülümsemesine hakim olamayacak ama hevesini makul bir seviyeye çekecek. Çok geçmeden taşların yerine oturacağı, tatlı bir işbirliği sonucu birbirlerini sevgiye boğacakları ana kadar, yaz mevsiminin insanı duygusallaştıran atmosferinde, önce bildikleri sokaklarda, sonra bildikleri bir evde vakit geçirecekler. İnsan kaynaklı mutluluk gerçekten çok özel. Aynı kaynaktan, insandan gelen mutsuzluksa biliyorsunuz ki insanı mahvediyor.
Üçüncü Bölüm
Odadaki Fil
Bu bölümün adı ithal: Odadaki Fil. Deyim, birinin bir müzede küçük nesnelere bakmaya odaklandığı sırada aynı odada bulunan büyük bir fili fark etmemesinden doğmuş, büyümüş.
Tüm bölümlerin odadaki fili "hava." Havanın, hem yaşamsal ihtiyaçları karşılayan hammaddeleri, hem de tehdit eden parçacıkları içermesi fakat göze görünmemesi özelliği odadaki fil deyimiyle örtüşüyor. Filin de, ölü ya da diri, bir müze için hem yaşamsal ihtiyaç hem de tehdit olduğu düşünülürse, tüm benzerlikler aynı potaya konmuş olacak. Ayrıca fil çok sevimli bir hayvan.
Bu bölüm, hastane odasında iki kişinin az sayıda cümle içeren zayıf sohbetini gözler önüne serecek. Fil olarak belirtebileceğimiz birçok şeyden biri yatakta yatıyor olacak. Gözümüzün önünde olmasına rağmen neden mi fil? İlaç, şefkat gibi aletlerle hareketlenmesi beklenen fakat belli ki durmak için sebepleri olan bu vücudun, yatağın karşısında oturan kişinin bir akrabası olduğunu ilk bakışta fark etmek mümkün değil de ondan. İkinci fil, yataktaki file uygulanan yanlış tedavi. Bu, yazıda ya da yazının hazırlık aşamasında herkesten saklanan bir bilgi, sadece sonuçlarını göreceğiz. Odadaki hava oda sıcaklığında, dışarıdaki havadan epey farklı derecede olacak. Pencereler, fillerin sağlığı önemsenerek kolayca açılamayan yapıda tasarlanmış. Koltuktaki fil, yataktaki müşterinin sevenleri az önce odayı terk edince içeriyi biraz havalandırmak istediğinde zorluğu bilhassa ellerinde hissedecek ve pencere açmak gibi basit bir işi yerine getiremedikleri için usanarak koltuğa geri dönecek. Diğer bir fil, ki buna fil ailesi de denebilir, eğer yataktaki akrabası bir anda tüm sevenlerini terk ederse kendisine kalacak olan evin satışıyla ilgili detaylar. Akraba ona çarpık bir gülümsemeyle "Bahçedeki ağaç limon verince üşenmeyip komşuya verirsin, değil mi?" diye sorduğunda fil ailesine yeni bir üye eklemiş olacak: mülkün korunması arzusu. Yön III, soru karşısında belli etmeden yani göğsünü çok şişirmeden derin bir nefes alacak ve bu arzuyu reddi miras yapması gerektiğini düşünecek. Ayrıca bir süredir limonların tadı kötü, bahçede bariz bir sorun var, farkında değil mi? Fil, bir süredir hastalığıyla ilgileniyordu, bahçeyle değil, ona anlayış gösterecek, beyaz yatak örtüsünün altından çıkan sağ ayağına farklı zamanlarda toplam iki kez dokunarak.
Bence odada dönüp dolaşan personellerin yönteminden birazcık ilham alınsa, odadaki fillerin kendileri olmasa da işaretleri kağıda dökülse ve aralarındaki ilişkiler ağından yıldız haritalarına benzer grafikler oluşturulsa, sonra da bu grafikler okunup çıkarımlar yapılsa ve reçeteler yazılsa herkes rahatlayacak. Yataktaki filin bir süredir canı burnunda olsa da içine su serpen böyle bir yöntem, değil mi? Kan değerlerinin ve falcı kehanetinin (Merak etme, nefesin düzelecek, iyileşeceksin) kağıt üstündeki birlikteliği. Havada asılı duran bu kadar bilinmez şey onlar kadar beni de geriyor.
Akşam yağmur başlayacak ve dinecek. Yön III, ben de yıkansam iyi olurdu, diye düşünecek. Nöbetçi eczane aramak ve doktorun söylediği nefes egzersiz aletini almak için doğru zaman. Odadaki havalandırmanın sürekli uğultusunu kapının önüne çıktığında fark edecek. Bu nefes aletini bir yerden hatırlayacak; içinde renkli toplar vardı, çocuk oyuncağı gibiydi.
Eczaneden odaya döndüğünde paketinden çıkardığı aleti önce kendisi üfleyerek deneyecek. Güçlü ve ani nefeslerle toplardan en ağırı olan kırmızıyı aletin plastik tavanına birkaç kez çarptıracak. Daha sonra beyaz yatak örtüsünün üstüne bırakacak, sıra diğer filde. Fil, şarkısını söylemek üzere aleti eline alacak fakat sözleri unutacak. Günün birinde sahne ışıkları sönecek.
Bitiş
Yön I-II-III belki tam buradaki gibi gerçekleşecekler, belli olmaz. Öyle olursa, her birinin bir ömürlük yaşamı olacak. Nefesleri kesilip yaşamları bitince vücutlarının içinde, hücre gibi küçük odalarında hava akışı devam edecek. Bu odalar, bakteri gibi küçücük canlılar tarafından geniş, ferah olarak algılanacaklar. Odalar arası hava akışının, insanın yaşarken faydasını gördüğü hava akışından farkı, bunun bu kez sevgi-aşk-nefret-umut gibi ateşleyicilerden ilham almadan gerçekleşecek olması olacak.
Bu web sitesinde size daha iyi hizmet sunabilmek için çerez kullanılmaktadır. Kullandığımız çerezleri görüntüleyebilmek ve daha fazla bilgi almak için Gizlilik ve Çerez Politikası sayfasını inceleyebilirsiniz.